Aşkın, sevginin, tutkunun, uyumun, paranın ve zevklerin gezegeni Venüs 13 Mayıs 2020’de 21 derece İkizler burcunda retro hareketine başlıyor. Bu geri hareket 25 Haziran 2020’de 5 derece İkizler burcunda sona eriyor.
“Venüs retrosu da nedir?” dediğinizi duyar gibiyim. Merkür retrolarına sık olmaları nedeni ile alışkınız ancak Venüs retrolarını her 19 ayda bir ortalama 6 hafta kadar deneyimliyoruz. Şimdi size biraz teknik ve matematiksel bilgiler vermek istiyorum.
- Venüs, Güneş Sisteminde, Güneşe uzaklık bakımından ikinci sıradaki gezegendir. Ay ve Güneşten sonra Dünya’dan gözlemlenebilen en parlak gök cismidir.
- Kendi ekseni etrafında, Güneş Sistemindeki diğer tüm gezegenlerin tersine doğru hareket eder.
- Venüs, Güneş etrafındaki bir tam dönüşünü 225 Dünya gününde tamamlar ve buna sideral döngü denir.
- Bir diğer terim olan sidonik döngü ise Venüs’ün gökyüzünün aynı noktasında her 584 günde bir tekrar görünmesidir. Örnek verecek olursam, bahçeden bir yerden Venüs’ü gördüğünüz günü ve bulunduğu pozisyonu kayıt edin (ağacın yaklaşık 20 cm yanında gibi), 584 gün sonra aynı noktadan gökyüzüne baktığınızda Venüs’ü aynı pozisyonda göreceksiniz.
- Bu 584 günde Venüs ve Güneş 2 defa kavuşum yaparlar.
- Bu kavuşumlar sırasında, Venüs’ün yörüngesi Dünya’nınkine göre Güneş’e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir.
- Güneş doğmadan önce görünen yani Güneş’ten önce doğan Venüs, sabah yıldızı, Seher Yıldızı ya da Lucifer Venüs olarak bilinir. Bu konumda Venüs, retro pozisyonunun ortasındadır ve çok yavaş hareket etmektedir. Venüs’ün pozisyonu Dünya’ya oldukça yakın olduğundan kavuşum etkisi, yeni ay etkisi gibi de düşünülebilir. Bu süreçte Venüs, Dünya ve Güneş’in arasındadır. Bu pozisyon, sidonik döngünün yani 584 günlük sürecin de başlangıcı olarak kabul edilir. 3 Haziran 2020’de yeni bir döngünün başlangıcını yaşayacağız.
- Güneş battıktan sonra görünen ve Güneş’in arkasında hareket eden Venüs’e ise akşam yıldızı ya da Afrodit Venüs denir. Bu pozisyonda Venüs Dünya’ya en uzak noktada yani bir nevi dolunaya benzeyen bir pozisyondadır.
- Venüs, her 8 yılda Güneş ile 5 kez kavuşum yaparak aynı noktaya gelir. Bu süre içinde Güneş’in etrafında beş kez dönmüş olur. Venüs, bu döngü esnasında gökyüzünde “Pentegram” bir diğer deyişle beş köşeli bir yıldız çizer.
- Yandaki linkten bu pentegramı nasıl çizdiğini izleyebilirsiniz. Pentegram “Beş Köşeli Yıldız”
- Venüs’ün 8 yılda yaptığı 5 sidonik döngü yani 8/5 oranı “altın orana ya da pi sayısına” karşılık gelir.
- Ayrıca; Venüs, Güneş etrafındaki turunu 224.695 günde, Dünya ise 365.242 günde tamamlar. Her iki gezegenin yörüngesinin birleşimi de (365.42/224.695) bize yaklaşık altın oranı (1,62) verir.
- Pentegram tarih boyunca en önemli sembollerden olmuştur. Eski medeniyetlerden, dinlere birçok yerde sembol olarak karşımıza çıkar.
- Pentegram beş elementi temsil eder bunlar ateş, toprak, hava, su ve ruh, eter yani özdür. Bu 5 elementin kendi içinde uyumlu olması ve mükemmel bir şekilde dengelenmesi hayatlarımızın uyum ve denge içinde olması ile ilişkilendirilir. Aynı zamanda, Pentegramın kendi içindeki oranı antik çağlar ve Rönesans’ta kullanılan “altın orana” eşittir.
- Bu altın oran Leonardo da Vinci’nin Vitruvius adamında ve Mimar Sinan’ın eserlerinde bulunmaktadır.
- Aşağıda Leonardo da Vinci’nin günlüklerinin birinde bulunan, insan ve doğayı birbiriyle ilgilendirme-bütünleştirme çalışması için bir dönüm noktası kabul edilen ve insan vücudundaki oranları gösteren Vitruvius Adamı çalışması (1492) bulunmaktadır.
- Kendisi de Venüs burcu Boğa olan ve Venüs’ün en kuvvetli konumlarından birini temsil eden Da Vinci, bu eseriyle doğa ve insan arasındaki uyumun yanı sıra bir bütünün parçaları arasındaki mükemmel uyumu ifade eden altın orana da vurgu yapmıştır.
- İnsan vücudu kolların ve bacakların açık olduğu pozisyonda kafası ile birlikte pentegrama benzemektedir. Burada altın oran ile belirtilen insan, tekâmülle en üst mertebeye ulaşmış olan insandır.
Hadi gelin biraz da Venüs’ün mitolojisine bakalım;
Ares ve Afrodit, Venüs ve Mars, dişil ve eril enerji içinde hem aşkı hem de savaşı barındırır. Her ne kadar birbirlerinin karşısında ve zıt karakterde de olsalar da bir bütünün parçalarıdır onlar. Aslında iç içe geçmişlerdir. Aşkın ve uyumun tanrıçası ama içinde korku, öfke ve panik barındıran bir yanı da var. Gelin kendisi gibi ölümsüz bir tanrı olan Ares’ten olma 4 çocuğuna bir bakalım. Çocuklarında bu zıt temaların nasıl toplandığını gözlemleyebilirsiniz.
DEIMOS: Korkunun tanrısı olarak bilinir.
EROS: Eros sadece aşkın ya da seksin tanrısı değil, aynı zamanda sonsuza dek sürecek olan yaratıcı üreme işleminin de sembolüdür.
HARMONIA: Uyumun tanrıçasıdır.
PHOBOS: Paniğin ve öfkenin tanrısıdır.
Venüs, astrolojide klasik anlamda aşkın ve sevginin gezegenidir. Zevklerimizi, bize keyif veren durumları temsil eder. Sevgimizi nasıl ifade ettiğimizi ve karşı taraftan sevgiyi nasıl aldığımızı gösterir. Aynı zamanda, maddiyatı, para ile olan ilişkimizi, estetiği ve sanatı da temsil eder.
Boğa ve Terazi burçlarının yöneticisidir. Boğa burcunda, maddi konuları temsil ederken daha çok dünyevi ve bedensel zevklerle ilgilidir. Boğa burcu konforuna düşkündür, doğa ile iç içedir, değerlerine hem maddi hem de manevi olarak düşkündür. Venüs, burada zevklerimizi, konfor ihtiyacımızı, üremeyi, cinselliği ‘Eros’ ve maddi olarak sahip olma dürtümüzü sembolize eder. Eğer, Venüs bu temalardan birinde mutlu olmaz ise gölge yanlarını ortaya koyar. Örnek verecek olursam, bir mal sahibi olabilmek ve konfor sağlamak için aşırı hırs duymak ve engeller karşısında ahlak kurallarını hiçe saymak, aşırı öfkeye kapılmak ‘Phobos’.
Terazide ise ilişkiler ön plandadır. Uyum ‘Harmonia’, estetik, sanat öne çıkan temalardır. Terazi burcu doğası gereği dengede kalmak ve adaletli olmak ister bu yüzden ikili ilişkilerde ben-sen dengesini kurabilmek, saygı çerçevesinde birbirinin haklarına saygı duyabilmek önemlidir. Estetik yönü çok gelişmiştir, çevresini güzelleştirmek ister. İlişkilerde mutlu olmak ister ve kendini ilişkisine, sevgisine adar. Ancak, her yerde olduğu gibi burada da bir gölge yan vardır. Mutlu olmadığı yerde aşk ve nefret ‘Deimos’ çıkmazında kalabilir.
Yukarıda Venüs’ün sabah ve akşam yıldızı olarak ikiye ayrıldığından bahsetmiştim.
Eski Türkler ’in Zühre yıldızı olarak adlandırdığı Batı’nın da Lucifer olarak bildiği sabah görünen Venüs mitolojik kaynaklara göre güzelliğinin ihtişamına yenik düşerek aşırı kibirlenmiş ve kendini Tanrı’ya eşit gördüğü içinde cennetten kovulmuştur.
Bir başka hikâye ise Mevlâna’nın Mesnevi’sinden.
“Harut ile Marut, Allah’ın iki sevgili meleğidir. Yeryüzünde insanoğlunun yaptığı kötülüklerin sebebini merak ederler. Allah’ın sevgili kullarının bu kadar acımasız olmalarına bir mana veremezler. Allah onları yeryüzüne gönderse, bütün kötülüklere son verecekler! Bu taleple huzura çıkarlar. Allah onlara der ki: “İnsanlardaki nefsani hisler ve şehvet sizde olsaydı, sizler daha kötüsünü yapardınız. Sizi melek yapan şey, kalbinizde şehvetin olmamasıdır.” Bunun üzerine iki melek, kalplerini şehvetle doldurarak kendilerini yeryüzüne indirmelerini talep ederler. Sınanmak isterler! Uzun tartışmalar sonucu, Allah ikisinin kalbini şehvetle doldurur ve Babil şehrinde görülmekte olan bir boşanma davasına kadı olarak gönderir. Hani bir içim su dedikleri cinsten var ya öyle güzel, Zühre adında bir kadın kocasından boşanmak istiyor.
Harut ile Marut, Zühre’yi görünce ikisi aynı anda ona aşık olurlar. Bir yolunu bulur, kadınla buluşurlar. Ve ikisi de kadınla birlikte olmak ister.
Kadın tamam der ama şartları vardır.
“Ya kocamı öldürün ya şarap için veya puta tapın.” Şartların içinde en az zararlı olanı şarap içmektir. Sarhoş oluncaya kadar içerler.
Kadın isteklerini yerine getirir.
Birkaç gün sonra şehvet ikisinin de beynini kemirmeye devam eder, tekrar kadına giderler, bu kez yeni şartlar öne sürer kadın; her defasında hırsızlık yaparlar, cinayet işlerler, akla gelmedik kötülük neyse onu yaparlar. Her geçen gün kadının şartları ağırlaşır ancak gelin görün ki, şehvet her şeye baskın gelir.
Gün gelir, kadın artık bu kadarı da olmaz dedirten bir talep ileri sürer.
“Siz her gece İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkıyorsunuz.
Bana da o duayı öğretin.” Gözleri şehvetten kör olmuş Harut ile Marut bu şarta da “evet” derler ve kadına İsm-i Azam duasını öğretirler.
Kadın duayı okuyarak Allah’ın huzuruna çıkar.
Bir anda karşısında o “fettan” kadını gören Allah, elinin tersiyle bir tokat atar ona. Kadın, yediği tokadın etkisiyle uzay boşluğuna ışık hızıyla dalar, göğün büyülü boşluğunda kayar kayar, yıldız olur, durur bir yerde.
O günden itibaren orada duran yıldıza “Zühre” adı verilir, bir diğer adı “işveli” yıldızdır, devamlı göz kırpıp durur.
Harut ile Marut’a gelince…
Allah iki sevgili meleğinden, yeryüzü ile ahiret azabı arasında bir tercih yapmalarını söyler.
Yeryüzü azabı geçicidir nasılsa, ahiret ise sonsuz; yeryüzü azabını tercih ederler…
O günden itibaren Allah Harut ile Marut’u Babil Kulesi’ne ayaklarından baş aşağı asar. Kıyamet gününe kadar orada asılı kalacaklar!
Evet yukarıdaki hikayede karşımıza çıkan Lucifer Venüs, nam-ı diğer Zühre; Venüs’ün gölge yanlarını temsil eder yani açgözlülük, dünya nimetlerine aşırı düşkünlük, güzelliğini kötüye kullanma, kıskançlık, kurnazlık ve ihtiras olarak karşımıza çıkar. Çıkar elde edebilmek için her yolu mubah sayan, güzelliğini kullanmaktan çekinmeyen, aldatan, kandıran, lüks ve konfora düşkün, sevgiden çok paraya önem veren, gerektiğinde cinselliğini fütursuzca kullanan acımasız sabah yıldızı Zühre.
Venüs’ün aksam yıldızı olarak göründüğü ve Afrodit olarak adlandırıldığı zamanlarda ise olumlu yanlarını yansıtır. Bereket ve sevgi hakimdir. Aşk için üremek, sevgi ile iç içe geçmiş bir cinsellik, estetik ve sanat ana temalardır.
Herkesin bireysel haritasında Venüs çeşitli burçlara yerleşmiş ve farklı açılar ile konumlanmıştır. Venüslerimizi nasıl çalıştırdığımız, enerjisini hayatlarımızda nasıl yönettiğimiz hem maddi hem de manevi olarak çok önemlidir. Pozitif etkilerinde ilişkilerde tatmin, bereket, uyum getirirken negatif etkilerinde yokluklara, ayrılıklara ve uyumsuz durumlara neden olur.
Evet işin özetine ve aslında 13 Mayis-25 Haziran arasındaki Venüs’ün retro hareketi ve Lucifer olarak süpürgesiyle hayatlarımızın ortasına dalacağı ve yeni beş köşeli yıldız (pentegram) çizmeye başlayacağı sürece gelecek olursak, tabi ki öncelikle ilişkiler, sevgi ve aşk, maddi ve manevi değerlerimiz, cebimizdeki para dikkat çekecek. Retronun iletişimin burcu İkizlerde olması nedeniyle de özellikle seyahatler, her turlu yazılı ve sözlü iletişim, ticari ilişkilerimiz, yakın çevre ilişkilerimizi ilgilendiren konularda aksaklıklarla karşılaşmamız mümkündür.
Venüs her 8 yılda bir ayni burçta retro yapar ve 8 yıl önce başlattığı olayları yeni yapacağı retro döneminde bitirir. Venüs’ün en son retrosu 6 Haziran 2012’de 15 derece İkizler burcundaydı. Bu tarihte hayatınızda olan temalar yeni bir duruma doğru evirilebilir. Mesela, o süreçlerde başlamış ilişkiler evlilik yolunda ilerleyebilir ya da tamamen sonlanabilir.
Bu süreçte nelere dikkat etmeliyiz buyurun bakalım:)
- Öncelikle sevgi ilişkileri ile ilgili çıkmaza girme, sevgimizi olduğu gibi gösterememe ya da karşı taraftan aldığımız sevgiden tatmin olamama duygusu ile baş başa kalabiliriz.
- Kullandığımız dile ve üsluba bu süreçte çok dikkat etmeliyiz, ağzımızdan çıkmaması gereken sözcüklerle ilişkimizi zora sokabiliriz.
- Eski aşklar ya da eski arkadaşlar karşımıza çıkabilir, bu süreçte varsa geçmişte kapanmamış yaralar düzeltmenin tam zamanı.
- Aynı zamanda, ilişkilere karşı bakış açınızı yenilemek için ideal bir süreç olabilir. Kendinize ‘beni ne mutlu eder’ sorusunu sorun ve eskilerde ne mutlu etmiyorsa tamamen hayatınızdan çıkartın.
- İlişkinizi yeni bir boyuta taşımak isteyebilirsiniz, planlamasını yapın ancak yeni bir adım atmayın.
- Bu süreçte ilişkiniz ile ilgili ciddi bir karar almak ya da yeni bir ilişkiye başlamak, ticari bir ilişki kurmak ilerisi düşünüldüğünde pek iyi olmayabilir.
- Dekorasyon, evi yenileme ve tamirat işlerini bu süreçte yapmamakta fayda var.
- Yine, Venüs parayı temsil ettiği için yeni bir yatırımda bulunmak için uygun bir zaman olmayabilir.
- Aynı şekilde estetiği ilgilendiren, dış görünüşünüzü ilgilendiren konularda radikal adımlar atmamakta yarar var.
- Hazır bahar gelmişken Venüs’ü mutlu edelim, doğa ile ilgilenelim, çiçek dikelim, balkonlarımızda küçük seralar kuralım.
- Sanatı hayatımıza dahil edelim, resim yapalım, müzik ile uğraşalım.
- Kendimizi şımartalım, bakımımızla ilgilenelim, doğal olan yöntemler deneyelim.
- Kavgadan gürültüden mümkün olduğunca uzak duralım, meditasyon yapalım, auralarımızı temizleyelim.
Sevgiyle kalın,
Işıl Nolan